Defi 2.0 Nedir?
Kripto dünyasını bir süredir takip ediyorsanız DeFi yani merkezi olmayan finans hakkında mutlaka bir şeyler duymuşsunuzdur. 2020’nin yazında çok konuşulan bir konuydu. Hala da yeni bir finans alanı olarak önemini sürdürüyor. Peki Defi 2.0 nedir?
DeFi yeni bir konsept olsa da son zamanlarda DeFi 2.0 nedir sorusu sık sorulmaya başlandı. Bu merkezi olmayan finans türü DeFi 1.0’ın yaşadığı ana sorunları çözmeyi hedefliyor.
Bu bölümde sizinle DeFi 2.0’yı masaya yatıracağız. DeFi 2.0 nedir, 1.0’dan farkı ne anlatacak, en başarılı DeFi 2.0 projeleri hakkında bilgi vereceğiz.
Hadi başlayalım!
Video Açıklayıcı
Video Açıklayıcı: Defi 2.0 Nedir?
Okumak size göre değil mi? 'Defi 2.0 Nedir?' video açıklayıcıyı izleyin
What is Defi 2.0? (Explained with Animations)
DeFi 2.0 Nedir?
DeFi 2.0 nedir incelemeden önce birkaç terimi bilmeniz gerekiyor. Çok basit bir konu olmadığından konu hakkında bilgi almak isterseniz BitDegree Kripto 101 El Kitabının önceki bölümlerine göz atabilirsiniz.
Bilmeniz gereken ilk kelime DeFi. “Decentralized finance” (merkezi olmayan finans) anlamına geliyor. Hiçbir merkezi otoriteye sahip olmayan bir finans türüdür. DeFi kripto projelerinin ardındaki topluluklar tarafından yönetilir.
DeFi 1.0 ile merkezi bir bankadan borç almak yerine borç vermek için hazırlanmış bir dApp’e (merkezi olmayan uygulama veya bir DeFi projesi) girip buradan borç alıyorsunuz. Para size projenin ardındaki topluluk tarafından sağlanıyor ve dApp ile anonim şekilde etkileşime girebiliyorsunuz. Ek olarak her şey akıllı kontratlar tarafından gerçekleştiriliyor, bu yüzden insan hatası olmuyor.
DeFi’yın ana özelliklerinden biri ve bu bölümde bilmeniz gereken ikinci büyük terim likidite havuzları. Likidite havuzu alım satım yapılabilecek tüm kripto para birimlerinin saklandığı bir yerdir. Likidite sağlayıcıları yani DeFi topluluğu tarafından sağlanır. Bir dükkanın şeker reyonuna benzer. Reyonda 5 şeker varsa dükkandaki şekerler bitmeden önce 5’e kadar şeker alabileceğiniz anlamına gelir.
Reyonda sadece bir şeker varsa muhtemelen çok daha pahalı olur çünkü şekerler için talep mevcutken tedarik sadece 1 tanedir. Aynı şeyin tersi de geçerlidir; satılabilecek yüzlerce şeker varsa ve talep artmıyorsa şekerlerin fiyatı düşük olacaktır!
Buraya kadar her şey temel ekonomi. Likidite havuzları bu noktada devreye giriyor.
Likidite havuzu bir projenin yatırımcı çekmesini sağlar. Yeni likidite sağlayıcıları iki tür token getirir; proje tokenı ve Ethereum veya DAI gibi bir tür kaldıraç.
Zamanla başka insanlar gelir ve likidite havuzunda bu iki token türünü takaslar. Yatırıcımlılar insanların ödediği alım satım ücretlerinden pasif gelir elde eder. Böylelikle hem yatırımcılar mutlu olur (pasif gelirden dolayı) hem de alım satım yapan kişiler (alım satım için üçüncü kişi gerekmeden anonim olarak likidite havuzuyla takas yapılabildiği için).
Ayrıntılara girecek olursak alım satımcılar aslında likidite havuzlarıyla takas yapmıyor. Alım satım işlemleri Automated Market Maker’larda gerçekleşiyor. Bu özel platformlar likidite havuzlarını kullanarak alım satım faaliyetlerini kolaylaştırmak için tasarlandı. Çok detaya inmeden şöyle söyleyeyim; AMM’leri şeker aldığınız dükkanlar olarak görebilirsiniz. Likidite havuzları da şekerlerin bulunduğu reyonlar olur.
Özetle DeFi 2.0 nedir dendiğinde DeFi’yın tek sahibi olmayan otomatik, merkezi olmayan finansal bir alan olduğunu söyleyebiliriz. Likidite havuzları kullanan Automated Market Maker algoritmalarına sahip. Havuzlar likidite sağlayıcıları (yatırımcılar) tarafından kripto parayla dolduruluyor.
Tek bir sahip yerine ürünlerini getirip başkalarına satmak isteyen ve karşılığında kendi ürünlerini sunan kişiler tarafından yönetiliyor. Likidite havuzu oluşturanlar dükkanın ortağı haline geliyor. Karar alınırken oy kullanıyor. Dükkan ürünleri müşterilere anonim bir şekilde alıp satıyor. Herhangi bir kişi veya insan müdahalesi yok. Tüm alım satımlar önceden programlanmış alım satım kurallarına göre gerçekleşiyor.
Dükkanın ortaklar her işlemde pasif gelir elde ediyorlar. Teknik olarak havuz hiç boş kalmıyor çünkü bir alım satım gerçekleştiğinde müşterilerden eski ürün yerine yeni ürünler geliyor. Dükkanın önceden programlanmış alım satım kuralları ürünlerin arz ve talebine ve havuzdaki ürün sayısına göre fiyatları ve alım satım değeri oranını otomatik düzenliyor.
Diyeyelim ki havuz Coca Cola dolu ve fiyatı düşüyor. Havuzda az bulunduğundan Pepsi’nin fiyatı artmaya başlar.
Terminoloji açısından durum bu. Gelin bir de DeFi 2.0 nedir ona bakalım.
DeFi 2.0 merkezi olmayan finansla alakalı uygulamaların ikinci nesli. DeFi 1.0 ve DeFi 2.0 arasındaki fark yabancı biri için çok belirgin olmasa da bariz bir trend olduğu anlaşılıyor. DeFi 2.0 projeleri geleneksel DeFi’yın en zayıf, en savunmasız taraflarını geliştirmeyi hedefliyor.
DeFi 2.0 vs DeFi 1.0
DeFi 2.0 ne demek öğrendiğinize göre sıra geldi bu karşılaştırmayı yapmaya. DeFi ile ilgili çok önemli bir konu var; havuzun likiditesi. DeFi 2.0’nun geleneksel merkezi olmayan finanstan farklı olduğu ana alan bu.
Geleneksel DeFi projelerinde ekipler likidite havuzuna yatırımcı çekeceğini düşünerek kendi token’larını koyar. Çoğu zaman başarılıdır. Yatırımcılar coin ve token'larını havuza getirir ve pasif gelir elde etmeye başlarlar. Havuz gittikçe popülerleşir.
Bir DeFi projesi yatırımcılardan gelen likidite havuzundaki parayla ayakta duracaksa token fiyat değişkenliğini riske atar ve genel bir belirsizlik oluşur.
Şöyle düşünün; projeyle alakalı değilsiniz ve likidite sağlamak (pasif gelir elde etmek) için yatırım yapıyorsunuz. Daha iyi bir teklif bulduğunuzda (daha yüksek yıllık faiz sunan) muhtemelen o gemiye atlayıp yatırımlarınızı aktaracaksınız! Bu yemek idare eder olduğunu için her gün aynı restorantta yemeye benziyor. Fiyatlar artınca veya yemeğin kalitesi düşünce yediğiniz yeri değiştirirsiniz!
Bu durum likidite havuzuna ve projeye çok fazla baskı uyguluyor. Likidite sağlayıcıları arasında büyük bir geçiş olursa çok fazla dengesizlik yaratıp proje token’ının fiyatının oynamasına sebep olabilir.
Uzun vadede yatırımcılarını korumak açısından DeFi 1.0 projelerinin ek umudu muhteşem ve ilgi çekici bir proje oluşturmaktan geçiyor. Böylelikle yatırımcılar yatırımlarını likidite madenciliği dönemi bitse bile platformda saklıyor.
Tahmin edeceğiniz üzere eşsiz ve çığır açan bir proje oluşturmak kolay iş değil. Geleneksel DeFi 1.0 projeleri için yatırımcıları uzun vadede korumak zor olduğundan bazı kripto severler ilginç ve eşsiz bir fikir sundu.
Fikirler DeFi 2.0’ın ortaya çıkmasını sağladı. DeFi 2.0 nedir daha iyi anlamak adına gelin en popüler DeFi 2.0 projeleri arasında bir örneği inceleyelim.
OlympusDAO
OlympusDAO sık sık DeFi 2.0 projeleri arasında en büyük temsilcilerden biri olarak görülüyor. Birçok kriptocu OlympusDAO’nun günümüzün en ilginç merkezi olmayan finans deneyi olarak görüyor çünkü geleneksel DeFi projelerinin likidite sorunlarını çözmek adına yenilikçi bir yaklaşım uyguluyor.
OlympusDAO merkezi olmayan bir rezerv para protokolü. DeFi 2.0 coinleri arasında da yer alan OHM adlı bir coin sahip. Tüm işlemler buna dayalı. İşlemler arasında staking, bond’lar, likidite tedariki vb. şeyler var.
DeFi 2.0 coinleri arasında yer alan OHM token Olympus’un kalabalıklar arasından sıyrılmasını sağlıyor. Her OHM token bir grup kripto varlığı tarafından destekleniyor. Bu da token için bir taban fiyat oluşturuyor. Başka bir deyişle OHM teoride geçilmemesi gereken belli bir fiyat eşiğine sahip.
Konsepti daha iyi anlamak açısından şöyle düşünün; daha önce bahsettiğimiz şeker dükkanını hatırlayıp. Diyelim ki bir şekerin dükkandaki fiyatı $1. Ancak dükkan sahibi tüm bu şekerleri başka çikolatalarla destekliyor. Yani insanlar her zaman bir şekeri bir çikolatayla 1:1 oranında takaslayabiliyor.
Talep çok olursa şekerin fiyatı artıp $2 olabilir. Ama teorik olarak asla $1’ın altına düşemez çünkü depodaki çikolataların değeri bu. Yani şekerlerin fiyatını destekleyen başka bir varlık var!
OlympusDAO ve DeFi 2.0 konusuna dönelim. Kullanıcılar OHM token’larıyla iki şey yapabilir; stake edebilir ve ödül olarak daha fazla OHM token kazanabilirler veya indirimli fiyatla kriptoyla OHM token’ları alabilirler. Stake etmek ne demek bilmiyorsanız bu konuya özel bölümü okuduğunuzdan emin olun. Çok daha iyi anlarsınız!
DeFi 2.0 nedir dendiğine öne çıkan kısım ikinci seçenek. Biri indirimli fiyattan OHM token aldığında karşılığında verdiği kripto para birimleri Olympus DAO’ya gidiyor. Buna bonding deniyor.
OIympusDAO sonrasında Ethereum veya DAI stablecoin gibi yeni aldığı varlıkları işlemlerinde likidite olarak kullanıyor. Olympus likidite sahibi oluyor ve Uniswap gibi başka popüler likidite havuzlarında varlık stake edebiliyor.
DeFi 2.0 nedir bölümümüzde hatırlarsanız likidite sağlayıcılarının projeden ayrılmasının geleneksel DeFi 1.0 projelerinin ana sorunu olduğunu söylemiştik. Olympus’ta kendisi likidite sahibi olduğundan “kendisini bırakamıyor”. Çünkü tüm likidite projenin elinde. Bu da bir açıdan güvenli ve sabi bir likidite akışı sağlıyor. Uzun vadede projenin para akışını hallediyor.
Son Sözler
İtiraf etmem gerek bu kadar çok şey olunca toparlamak zor olabiliyor!
DeFi 2.0 nedir denince karşınıza karmaşık bir konu çıkıyor. Ana mesajı geleneksel DeFi’nin yaşadığı sorunlarını çözmek. Likidite sağlayıcılarının daha iyi bir fırsattan dolayı projeden ayrılması ana sorunu. DeFi 2.0 projeleri özel, karmaşık mekanizmalarla kendi likiditesinin sahibi olarak bunu çözmeyi hedefliyor. Çoğu zaman çözüm projelerin üçüncü parti yatırımcıların varlıklarına dayanmamadan geçiyor.
Konu tabii ki çok daha kompleks. OlympusDAO başka projelere kendi tokenomic’inde aynı bonding mekanizmalarını kullanma fırsatı sunan OlympusPRO’yu çıkardı. Özel pazar yerleri, ileri düzey stake havuzu fonksiyonelliği ve daha bir çok şey var ancak bunlar başka bir bölüme ait.